1 Ekim 2012 Pazartesi

Ara Formlar Sorunu ve Durağanlık

Evrimci paleontologlar, Darwin'in bu kehanetine dayanarak, 19. yüzyılın ortasından bu yana dünyanın dört bir yanında hummalı fosil araştırmaları yaptılar ve ara geçiş formlarını aradılar. Oysa, tüm çabalara rağmen bu ara geçiş formlarına hiçbir zaman rastlanamadı. Yapılan kazılarda ve araştırmalarda elde edilen bütün bulgular, evrim teorisinin öngörülerinin aksine, canlıların yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya çıktıklarını gösterdi.

Evrimci paleontolog Robert Carroll, fosil bulgularının Darwinistlerin ümitlerini boşa çıkardığını itiraf etmek zorunda kalmıştır:
Darwin'in ölümünden bu yana geçen 100 yılı aşkın süredir, devam eden hummalı toplama çalışmalarına rağmen, fosil kayıtları halen onun beklediği sayısız ara geçiş halkalarına ilişkin bir resim ortaya çıkarmaz.
Bir başka evrimci paleontolog K. S. Thomson, yeni canlı gruplarının fosil kayıtlarında çok ani olarak ortaya çıktıklarını belirtmektedir:

Temel bir canlılar grubu ortaya çıktığında ve kayıtlarda ilk olarak göründüğünde, atası veya evrimsel akrabası olduğu varsayılan gruplarda görülmeyen yeni özelliklerle tamamen donatılmış olarak ortaya çıkar. Morfoloji ve işlevlerdeki bu radikal farklılıklar çok hızlı ortaya çıkmış görünmektedir.

Biyolog Francis Hitching ise, The Neck of the Giraffe: Where Darwin Went Wrong adlı kitabında şöyle demektedir:

Eğer fosiller buluyorsak ve eğer Darwin'in teorisi doğruysa, o halde kayaların belirli bir grup yaratığın, daha kompleks bir başka grup yaratığa doğru küçük kademelerle evrimleştiğini gösteren kalıntılar ortaya çıkarması gerekir. Bu nesilden nesile ilerleyen "küçük gelişmelerin" son derece iyi korunmuş olması gerekir. Ama durum hiç de böyle değildir. Aslında, bunun tam tersi doğrudur. Darwin'in "sayısız ara form olmalı, ama bunları neden yeryüzünün sayısız katmanında bulamıyoruz" derken yakınmış olduğu gibi. Darwin, fosil kayıtlarındaki bu "olağanüstü eksikliğin" sadece daha fazla fosil kazısı yapmakla ilgili olduğunu düşünmüştür. Ama her ne kadar yeni fosil kazısı yapılırsa yapılsın, bulunan türlerin neredeyse hepsinin, istisnasız, bugün yaşamakta olan hayvanlara çok benzediği ortaya çıkmıştır.

Fosil kayıtları, canlı türlerinin hem bir anda ve tamamen farklı yapılarda ortaya çıktıklarını, hem de çok uzun jeolojik dönemler boyunca değişmeden sabit kaldıklarını göstermektedir. Harvard Üniversitesi paleontoloğu ve ünlü evrimci Stephen Jay Gould, bu gerçeği 1970'lerin sonunda şöyle kabul eder:

Fosilleşmiş türlerin çoğunun tarihi, kademeli evrimle çelişen iki farklı özellik ortaya koymaktadır:
1. Durağanlık: Çoğu tür, dünya üzerinde var olduğu süre boyunca hiçbir yönsel değişim göstermez. Fosil kayıtlarında ilk ortaya çıktıkları andaki yapıları ne ise, kayıtlardan yok oldukları andaki yapıları da aynıdır. Morfolojik (şekilsel) değişim genellikle sınırlıdır ve belirli bir yönü yoktur.

2. Aniden ortaya çıkış: Herhangi bir lokal bölgede, bir tür, atalarından kademeli farklılaşmalara uğrayarak aşama aşama ortaya çıkmaz; bir anda ve "tamamen şekillenmiş" olarak belirir.
Sonraki araştırmalar, fosil kayıtlarında görülen durağanlık ve aniden ortaya çıkış gerçeğini daha da kuvvetlendirdi. Stephen Jay Gould ve Niles Eldredge, 1993'te "Jeolojik tarihleri boyunca türlerin çoğu ya fark edilecek kadar değişmemiş ya da hiçbir belirgin yönelimi olmaksızın morfolojik açıdan hafif dalgalanmalar göstermiştir." diye yazdılar. Robert Carroll 1997'de "temel grupların çoğunun jeolojik açıdan çok kısa sürelerde oluşarak çeşitlendiğini ve temel morfolojik ya da besinsel değişiklikler olmaksızın çok daha uzun süreler varlığını sürdürdüğünü" kabul etmek zorunda kalmıştır.

Bu noktada "ara form" kavramının tam olarak ne anlama geldiğini belirtmek gerekir. Evrim teorisinin öngördüğü ara formlar, iki canlı türü arasında kalan, ancak eksik ve yarım organlara sahip canlılardır. Ancak bazen ara form kavramı yanlış algılanmakta ve gerçekte ara form özelliği oluşturmayan canlı yapıları ara form özelliği gibi anlaşılabilmektedir. Örneğin bir canlı grubunun diğer canlı grubuna ait özellikler barındırması, bir ara form özelliği değildir. Avustralya'da yaşayan Platypus, bir memeli olmasına rağmen sürüngenler gibi yumurtlayarak çoğalır. Ayrıca ördeklere benzer bir gagası bulunur. Bilim adamları Platypus gibi canlılara "mozaik canlı" ismini verirler. Mozaik canlıların ara form sayılamayacağı, Stephen J. Gould ve Niles Eldredge gibi önde gelen evrimci paleontologlar tarafından da kabul edilmektedir.

 http://fosiller.com/index.php?option=com_content&view=article&id=978:ara-formlar-sorunu-ve-duraganlik&catid=45:canlln-koekeni&Itemid=147

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder