Evrimci paleontolog Robert Carroll,
fosil bulgularının Darwinistlerin ümitlerini boşa çıkardığını itiraf
etmek zorunda kalmıştır:
Bir başka evrimci paleontolog K. S. Thomson, yeni canlı gruplarının fosil kayıtlarında çok ani olarak ortaya çıktıklarını belirtmektedir:Darwin'in ölümünden bu yana geçen 100 yılı aşkın süredir, devam eden hummalı toplama çalışmalarına rağmen, fosil kayıtları halen onun beklediği sayısız ara geçiş halkalarına ilişkin bir resim ortaya çıkarmaz.
Temel bir canlılar grubu ortaya
çıktığında ve kayıtlarda ilk olarak göründüğünde, atası veya evrimsel
akrabası olduğu varsayılan gruplarda görülmeyen yeni özelliklerle
tamamen donatılmış olarak ortaya çıkar. Morfoloji ve işlevlerdeki bu
radikal farklılıklar çok hızlı ortaya çıkmış görünmektedir.
Biyolog Francis Hitching ise, The Neck of the Giraffe: Where Darwin Went Wrong adlı kitabında şöyle demektedir:
Eğer fosiller
buluyorsak ve eğer Darwin'in teorisi doğruysa, o halde kayaların belirli
bir grup yaratığın, daha kompleks bir başka grup yaratığa doğru küçük
kademelerle evrimleştiğini gösteren kalıntılar ortaya çıkarması gerekir.
Bu nesilden nesile ilerleyen "küçük gelişmelerin" son derece iyi
korunmuş olması gerekir. Ama durum hiç de böyle değildir. Aslında, bunun
tam tersi doğrudur. Darwin'in "sayısız ara form olmalı, ama bunları
neden yeryüzünün sayısız katmanında bulamıyoruz" derken yakınmış olduğu
gibi. Darwin, fosil kayıtlarındaki bu "olağanüstü eksikliğin" sadece
daha fazla fosil kazısı yapmakla ilgili olduğunu düşünmüştür. Ama her ne
kadar yeni fosil kazısı yapılırsa yapılsın, bulunan türlerin neredeyse
hepsinin, istisnasız, bugün yaşamakta olan hayvanlara çok benzediği
ortaya çıkmıştır.
Fosil kayıtları, canlı türlerinin hem
bir anda ve tamamen farklı yapılarda ortaya çıktıklarını, hem de çok
uzun jeolojik dönemler boyunca değişmeden sabit kaldıklarını
göstermektedir. Harvard Üniversitesi paleontoloğu ve ünlü evrimci
Stephen Jay Gould, bu gerçeği 1970'lerin sonunda şöyle kabul eder:
Fosilleşmiş türlerin çoğunun tarihi, kademeli evrimle çelişen iki farklı özellik ortaya koymaktadır:
1. Durağanlık: Çoğu tür, dünya üzerinde var olduğu süre boyunca hiçbir yönsel değişim göstermez. Fosil kayıtlarında ilk ortaya çıktıkları andaki yapıları ne ise, kayıtlardan yok oldukları andaki yapıları da aynıdır. Morfolojik (şekilsel) değişim genellikle sınırlıdır ve belirli bir yönü yoktur.2. Aniden ortaya çıkış: Herhangi bir lokal bölgede, bir tür, atalarından kademeli farklılaşmalara uğrayarak aşama aşama ortaya çıkmaz; bir anda ve "tamamen şekillenmiş" olarak belirir.
Sonraki araştırmalar, fosil kayıtlarında
görülen durağanlık ve aniden ortaya çıkış gerçeğini daha da
kuvvetlendirdi. Stephen Jay Gould ve Niles Eldredge, 1993'te "Jeolojik
tarihleri boyunca türlerin çoğu ya fark edilecek kadar değişmemiş ya da
hiçbir belirgin yönelimi olmaksızın morfolojik açıdan hafif
dalgalanmalar göstermiştir." diye yazdılar. Robert Carroll 1997'de
"temel grupların çoğunun jeolojik açıdan çok kısa sürelerde oluşarak
çeşitlendiğini ve temel morfolojik ya da besinsel değişiklikler
olmaksızın çok daha uzun süreler varlığını sürdürdüğünü" kabul etmek
zorunda kalmıştır.
Bu noktada "ara form" kavramının tam
olarak ne anlama geldiğini belirtmek gerekir. Evrim teorisinin öngördüğü
ara formlar, iki canlı türü arasında kalan, ancak eksik ve yarım
organlara sahip canlılardır. Ancak bazen ara form kavramı yanlış
algılanmakta ve gerçekte ara form özelliği oluşturmayan canlı yapıları
ara form özelliği gibi anlaşılabilmektedir. Örneğin bir canlı grubunun
diğer canlı grubuna ait özellikler barındırması, bir ara form özelliği
değildir. Avustralya'da yaşayan Platypus, bir memeli olmasına rağmen
sürüngenler gibi yumurtlayarak çoğalır. Ayrıca ördeklere benzer bir
gagası bulunur. Bilim adamları Platypus gibi canlılara "mozaik canlı"
ismini verirler. Mozaik canlıların ara form sayılamayacağı, Stephen J.
Gould ve Niles Eldredge gibi önde gelen evrimci paleontologlar
tarafından da kabul edilmektedir.
http://fosiller.com/index.php?option=com_content&view=article&id=978:ara-formlar-sorunu-ve-duraganlik&catid=45:canlln-koekeni&Itemid=147
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder